Trabzonspor'da İlk 20 Dakikalar ve Gençlerbirliği Dominasyonu

Şampiyonluğun telaffuz edildiği ve edilebileceği çok önemli virajlardan bir tanesi olan Fenerbahçe maçından 3 puanı 2 golle çıkaran Trabzonsporun bu haftaki durağı Ankara'ydı. Gençlerbirliği'nin Hamza Hamzaoğlu'yla dalgalı ve hatta kötü formu, özellikle Stancu'nun kadroda olmadığı ve Sio'nun yedek başladığı bir 90 dakikayı Trabzonspor üzerinden okumayı vadediyordu.
Hüseyin Çimşir, geçen haftaki Fenerbahçe karşılaşmasına baklava 4-4-2 ile başlamış ve oyunun ilk 15 dakikasında ciddi bir yapısal sorun yaşamıştı. 47. saniyesinde Fenerbahçe'nin bulduğu gole 15. dakikada Sörloth'un verdiği yanıtla beraberliği yakalamasına rağmen formasyonda değişikliğe gidip, 4-3-3 dizilimine geri dönmüştü. Bu dakikadan sonraysa ilk yarının geri kalanında ciddi bir Trabzonspor etkinliği izlemiştik.

Hüseyin Çimşir'in oyun içi farkındalığı ve stratejik hareketliliği, geride bıraktığımız 3 haftada bende önemli izler bıraktı. Kendi futbol görüşüme göre de zaten bir maçı kazanmanın %40'ı maç önü hazırlık, %60'ı ise maç içi farkındalık ve hamlelerden geçiyor.

Maça dönecek olursak, Trabzonspor maça Uğurcan-Pereira-Hüseyin Türkmen-Campi-Novak-Mikel-Sosa-Badou-Guilherme-Nwakeme-Sörloth 11'iyle, klasik bir 4-3-3 ile başladı.





Özellikle geçen sezonda Trabzonsporun keskin bir çıkış gösterme sebeplerinden bir tanesi, Sosa'nın 10 numara, sağ orta saha gibi oynadığı kariyerinde 6 numarada muhteşem bir oyun kurucu rolüne bürünmüş olmasıydı. Hüseyin Çimşir'in son 3 maçtır denediği formasyonda, Sosa'yı önceki yıllarda izlediğimiz gibi daha fazla ön alana ve kanatlara yakın izlemeye başladık. Defansın hemen önündeki oyun kurucu rolünüyse Mikel'e devretmişti genç teknik adam.

Başlangıçta bundan bahsedeceğim. Trabzonspor aynı bir önceki maçta olduğu gibi bu maçta da ilk 15-20 dakikada sahaya dağılmakta, rakibe baskı götürmekte ve saha içi eşleşmelerde ciddi sıkıntılar yaşadı. Bu defansta da ofansta da kendini gösterdi. Bunda birincil etkenin Obi Mikel'in 6 numarada görev yapması olduğunu düşünüyorum. Mikel'in rakibin adam adama eşleştirme verdiği anlarda 2-3 kişilik bir markajın altında kaybolması, Trabzonspor stoperlerini oyun kurulumunda uzun oynamaya zorluyor. Bu durum topa sahip olmayı geçen seneye göre reddetmeyi kabullenmiş bir Trabzonspor için bile büyük bir problem.





Ortalama her Süper Lig ekibinin Trabzonsporun oyun kurulumundaki bu hareketsizliğine yüksek baskı gösterdiğini veya göstereceğini tahmin etmek zor değil. Sosa'nın sağ merkezde konumlandığı tüm dakikalarda oyun kurulumundan uzak kalması Trabzonsporun tüm defolarını ortaya çıkarıyor diyebiliriz. Yukarda görselleştirdiğim örnekler sadece ilk 3 dakikadan. Devamındaki 15 dakikada bence oyuncu konumlanmasıyla ilgili sorunlar yapısal bazı sorunlara dönüştü. Gençlerbirliği gibi topu reddeden klasik bir kontra takımına karşı bile 15 dakikada oyun üstünlüğü sağlayamamak bu dağılım ile sürpriz değildi. Bahsini ettiğim süre içersinde Trabzonspor, Gençlerbirliği'nin yoğun kanat hücumlarıyla boğuşmak durumunda kaldı. Özellikle Hüseyin Türkmen'in bazı bireysel hataları sayısı fazlalaşınca Trabzonsporun hücuma geçişlerini engelledi ve dengesiz yakalanan bordo mavililer savunma setine yerleşemedi. Öte yandan rakibin birazcık yüksek tempolu ve temaslı oyununa da cevapsız kaldı Trabzonspor. Bu takım belki sonuca gitmekte ligin en rahat takımı fakat sertlik gördüğü zaman da darmadağın bir yapıya bürünmemeli. Ligin geri kalanında Trabzonspora fiziksel temas uygulayacak Sivasspor, Alanyaspor gibi spesifik rakipler bulunuyor. Bu maçların zorluk seviyeleri elbette Gençlerbirliği maçından çok daha yukarda...

Bu satırları sizlerle paylaşırken, amacımın Obi Mikel'i değersizleştirmeye çalışmak olduğunu umarım düşünmezsiniz. Çünkü gerçek böyle değil. BordoMavi.Net Forum'da da belirttiğim gibi, Mikel'in orta sahanın ortasında alacağı bir 6-8 karışımı görevin, kendisi ve takım adına daha gerekli olduğunu düşünüyorum. Yani ortada yapılması gereken bir mevkii takası var. Sosa'nın kendini bir adım geri atarak oyun kurucu 6'ya bürünmesiyle rakibi karşılarken ve hücuma çıkarken daha etkin bir Trabzonspor orta sahası izlemek mümkün olabilir. Özellikle 2 maçtır bu derecede sallantılı başlayan ilk 15-20 dakikalardan her zaman böyle hasarsız çıkamayabilirsiniz. Gençler'in 4'lü stoper hattının arasına gönderilen orta saha oyuncularıyla denenen bir dizilim vardı ki bu gerçekten çok çirkin bir görüntüydü. Hüseyin Çimşir, ön alana uzun atılacak toplarla Sörloth'un defans arkasına yırtıcı koşuyu yapıp pozisyonları sonlandırmasını planlamıştı ancak bu durum, devamlı tercih edilen uzun toplarla birlikte defans arkasına koşu yaparken birçok kez Sosa'yı, Badou'yu ve Sörloth'u görmemize, topla buluşsalar bile oyuncuların kendilerini 3-4 kişilik bir rakip kümesinin içinde bulduğu bir süreç yaşanmasına sebebiyet verdi.Öte yandan Gençlerbirliği'ne bomboş bir alan hediye etti elbette.







İlk Yarıda, 20'Den Sonra Ne Değişti?

1-20 arasındaki süreçte, Nwakaeme'nin ve Guilherme'nin iki kanat oyuncusu olarak çizgiye çok yakın oynadıkları bir oyun formatından memnun kalmadı Hüseyin Çimşir. Novak'ın soldan daha içerde konumlanarak oyun kurulumuna dahil olma çabası yetersiz kalmış, Trabzonspor Novak'ın sol içe yaklaşarak oynadığı bölümde sol koridor emniyetini terk ettiği için 3-4 kritik akını, bir tanesi Nadir Çiftçi'nin bomboş kaleye kaçırdığı pozisyon (ki bu pozisyonun da dakikası aslında 23'tü) olmak üzere görmüş oldu. Hüseyin Çimşir bu denemeden direkt vazgeçerek, Novak'ı kendi çizgisine çekti ve klasik bir kanat bek gibi kullanmaya başladı. Nwakaeme'yi sol dip çizgiden içeri konumlandırarak topu sol içe yakın almasını istedi. Bu tercihin iki nedeni vardı; Nwakeme, Sosa'nın ve Badou'nun 4'lü Gençlerbirliği defansının arasına konumlandığı anlarda topa rakip 3. bölgede topa sahip olacak bir oyuncu ihtiyacının olması ve Nwakeme'nin bekini kaydırarak Novak'ın bindirmeleri için alan yaratması. Bunlardan topa sahip olma planında başarılı oldu ve bizler topun Trabzonspor'da daha fazla kaldığı ve bordo mavililerin domine ettiği sekansları daha fazla izlemeye başladık.







Nwakaeme'yi içe kaydıran Trabzonspor, Sosa ve Badou'yu aynı zamanda Gençlerbirliği savunmasına yakın kullanmayı da sürdürdü. Ancak öncesinde bu dizilimden sonuç alamayan Trabzonspor, Nwakaeme'nin dahil olduğu pas organizasyonuyla 28. dakikada istediği şekilde Sosa'yı sol dip çizgiye indirmiş, Sosa'nın ortası rakip ceza alanına düşmüş olsa da hiçbir  Trabzonsporlu topa dokunamamıştı. Bu atak, topun hakimiyetini de alan Trabzonspor için maçın geri kalanında yeşil ışığı yakan durumlardan bir tanesi olacaktı. Yine 31. dakikada sol kanattan Nwakaeme-Sosa-Guilherme üçlüsünün seri paslaşmalarıyla Sosa rakip ceza sahasında topla buluşmuş ancak vuruş için geç kalmıştı.

35. dakikada, Hüseyin Çimşir artık alışılagelmekte olan stratejilerinden birini yaparak bir dönem futbolda moda olan kağıt gönderme metodunu kullandı ve Guilherme'ye bir not aktardı. Bu notta Hüseyin Çimşir, iki kanadın bek oyuncularına teslim edilmesini, 25'ten itibaren geliştirmekte olduğu pozisyonlarla Gençlerbirliği savunmasının merkezde açık verdiğini görüyordu. Nwakaeme'nin ortaya yakınlaşmasından halen yeterince memnun kalmayan Çimşir, Guilherme'yi de orta alana çağırarak ordaki pas döngüsünü üstlenmelerini ve Gençlerbirliği'ni kısa paslarla merkezden geçebilmeyi ümit ediyordu.



Trabzonspor Gençlerbirliği takımının kilidini açmak üzere gibiydi. Üstteki görselde de gösterdiğim pas trafiği sırasında Trabzonspor rakibi derine hiç itemediği kadar itmiş, Badou'ya merkezde büyük bir boşluk yaratmıştı. Nwakeme-Guilherme arasındaki bu pas trafiği sonrasında da Nwakeme merkezden içeri topla girerken yayın üstünde bir faule maruz kaldı ve Trabzonspor oldukça tedirgin edici bir noktadan serbest vuruş kazandı. Trabzonspor maç içindeki 3. Hüseyin Çimşir dokunuşuyla bu sefer gerçekten en etkin olduğu süreyi geçiriyordu. 

Bordo mavililer rakibi tedirgin etmeyi başarsa da ilk 45'i gole ulaşamadan sonuçlandırdı ve devre arasına 0-0'lık eşitlikle gidildi. İkinci yarı, tamamen Trabzonspor dominasyonuna sahne olacaktı...



İkinci 45, Baklava 4-4-2 ve Dar 4-3-3

Trabzonspor ikinci yarıya bıraktığı yerden başladı. Nwaekeme ve Guilherme içte konumlanıyor, kanatların insiyatifi bek oyuncularına teslim ediliyordu. Sörloth'un hareketliliğinden enine ve dikine faydalanmak isteyen Çimşir, oyuncusunun zaman zaman boşaltılmış kanatlara inmesini, zaman zaman ise orta sahaya yaklaşarak sırtı dönük topla buluşmasını istiyordu. Yalnız ufak bir farklılık, Hüseyin Çimşir oyuncularından dar 4-3-3'ü isterken aynı zamanda bazı pozisyonlarda değişkenlik gösterip baklava 4-4-2'ye geçmelerini istiyordu. Zira Nwakaeme ve Sörloth'un ileri uçta ikili kaldığı anlarda Guilherme onların arkasında iç alana hareketlenerek ofansif orta saha görevi görüyordu. Bu durumu bir formasyonla anlatmak gerekirse, hareketlenme noktalarından da görüleceği gibi bu sistem 4-3-3 ve baklava 4-4-2 arasına gidip gelen bir karmaydı.




Hüseyin Hoca'nın aklında bu formasyonun uzun vadede yattığı belli. Fenerbahçe karşısındaki mahkum 15'ten sonra bile bu formasyonu 0-0 gibi bir kriz anında dakikalar ilerlerken deniyor olması bunu gösteriyor. Ancak burdaki nüans, 4-4-2 baklava doğru bir formasyon olsa bile bu oyuncu kadrosunun bir soru işareti yaratıyor olması. Dar alanda oynanan 4-4-2'de oyunun sağ iç ve sol iç oyuncularının enine ve dikine muhakkak mesafe kat eden oyunculardan kurulu olması gerekiyor. Yani bu demektir ki oyunun merkezindeki iki orta sahanız da mücadele gücü yüksek, takipçi oyunculardan oluşmalı. Ancak Sosa son derece teknik bir oyuncu ve dip çizgide özellikle Fenerbahçe maçında olduğu gibi eşleşmelerini takip etmekte ve o alanı kullanmakta zorlanıyor. Bu maçta da penaltı noktasından takımını öne geçirene kadar gerçekten oldukça silik ve kötü bir görüntü çizdi. Çok basit uzun topları bile isabetsiz gönderdi. Bu dizilimde Sosa'nın yeri en doğru şekilde ya oyun kurucu 6 numarada ya da forvet arkasındaki 10 numarada bulunabilir diye düşünüyorum ben.

Çimşir'in bu maçta tüm o Denizli ve Fenerbahçe maçlarındaki sistem problemlerine rağmen 4-4-2'yi tercih etme sebebi rakibin kendini derine iyice itmesi ve topun hakimiyetinden vazgeçmesi olabilir. Ancak bunun kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini, en azından Sosa'nın formasyondaki halinden okuyarak çözmüş olsa gerek diye düşünüyorum.

İlk yarıyı değerlendirirken Mikel'in defans önünde oyun kurucu gibi oynamasının hata olduğunu belirtmiştim. Eğer Trabzonsporlular ikinci yarı özelinde neden çok daha efektif ve topa sahip olan bir takım izlediklerini merak ediyorlarsa, Mikel'in rakip yarı sahada kazandığı topların çok etkili olduğunu söylemeliyim. Gençlerbirliği geçiş hücumlarını denerken birçok pozisyonda Mikel'in doğru pozisyon almasıyla gerçekleşen top kayıplarıyla karşılaştılar ve bir zaman sonra da bu onların dirençlerini düşürdü. Maçın başından itibaren Sosa'yı 6, Mikel'i 8 olarak görme şansımız olsa eminim ki Trabzonsporun geriden çıkarken rahatladığını ve rakip takımlar Trabzonspor yarı alanına gelmeye çalışırken Mikel'in top kapma oranını yukarı çektiğini göreceğiz. Çünkü yaşı ve fiziki durumu itibariyle eski çevikliğini kaybetmiş olması, onu rakibe yüzü dönük savunurken tek hamlelik bir oyuncu haline çeviriyor. Bu da Trabzonsporun çoğu zaman eksik yakalanmasına veya kendisini eksiltmemek için geriye koşmaya devam etttiğinden dolayı derine fazlaca gömülmesine sebep oluyor.

79'da perdeyi açan gol ve sonrasındaki Nwakeme golü de dahil olmak üzere ilk 30 ile 90. dakikalar arasında net bir Trabzonspor dominasyonu izledik. Bordo mavililer pek de iyi başlanmayan bir karşılaşmadan adeta can suyuyla döndüler.

Son olarak; Guilherme'nin 4-4-2'deki iç alan kullanımı Yusuf Sarı'ya göre çok daha iyiydi belki, evet... Ancak galibiyetin bu dizilimde alınmış olmasına rağmen ısrarla söylemek istiyorum ki bu formasyon doğru bir formasyon değil. Bu kadar derine çekilerek savunmayan ekiplere, sete yerleşme becerisi olan ekiplere karşı özellikle Sosa'nın görev aldığı sağ bölgede birçok kez açık verebilir Trabzonspor.

İçerdeki Sivasspor karşılaşmasında Fenerbahçe ve Gençlerbirliği maçlarının ilk bölümlerindeki sallantıyı yaşamaması gereken Trabzonsporu önemli bir hazırlık süreci bekliyor gibi duruyor...







Yorumlar

  1. Değerli analizin için teşekkür ederim.

    Obi Mikel'i ne kadar insan olarak sevsek de ne kadar çalışıp fizik olarak kendisini hazır etse de, Trabzonspor'un yapısına uymayan bir oyuncu. Ne yazık ki 8'de de başarılı olamayacağı kanaatindeyim.

    Geçen sene Sosa Parmak Onazi ortasahası, kenarlarda Ömür ve Tony ile ligin ilk yarısının sonunda efsane bir top oynamaya başlamıştı. Buradaki en önemli faktör oyunun tüm yönüne Sosa'nın en gerideki adam olarak karar veriyor olması idi. Parmak ve Onazi, Sosa'nın hamallığını alması sadece bu işi yapması bile bunu sağlayabiliyordu. Çünkü topu ileride tutan 1 değil 2 adamın vardı. Tony ve bu sene göremediğimiz Ömür. Forvette Roda gibi sadece sonuca giderken etkisi olan bir forvetimiz olmasına rağmen.

    Bu sene herkesin formuna geri dönmesi durumunda Onazi ve Parmak yerine Ndiaye ve Guilerme ile bunu bir değil 10 tık yukarı çekebilme ihtimalimiz varken, şu an geçen seneden bile kötü Mikel Sosa Ndiaye ile oyun kurmaya çalışıyoruz. Toplar Mikel'den çıkınca ya Pereira ya da Novak ile buluşuyor ya da yanlış yerde topla buluşan Sosa'nın ayağında kayboluyor. Sene başında bu verimsizliği kıran Ekuban da sakatlanınca hani Ahmet Ağaoğlu Allah bize yardım ediyor dedi ya, ben tam tersini düşünmüştüm. Çünkü bu takım potansiyelinin %40'ını bile oynayamadı.

    Hüseyin Hoca devrimsel bir analizle geldi. Kanat hücumundan vazgeçip Gerçek bir çift forvete dönerek (ki kim ne derse desin, Ünal hoca asla ama asla çift forvet oynamadı, hep kanat oyuncularına forvete yaklaş talimatı verdi ama asla çift forvet oynadığını kabul etmiyorum. O çift forvetin biri sürekli bek savunmasına nasıl gelir arkadaş?) ileride çakılı iki adam bırakmamızı sağladı. Ortasahada bulamadığımız topa sahip olma etkinliğini bu şekilde sağlamanın planını yaptı ve uygulamaya devam ediyor. İniş çıkışlar olacaktır ancak ben bu zorlamanın her daim arkasında olacağım.

    Ömür sağlıklı dönerse, Hüseyin Hoca cesaretini devam ettirise, şu Sivas Beşiktaş maçları sonrası bomba gibi devam edebiliriz...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Trabzonspor - Kasımpaşa | Taktik Yolculuk... | Maç Analizi

Trabzonspor - Karagümrük Maç Analizi | Topa Sahip Olmak Her Daim Çözüm Mü?

Trabzonspor-Göztepe Neler Doğru, Neler Yanlış ?