Zirvede Düello | Trabzonspor-Sivasspor Maçında Bizleri Neler Bekliyor?

Süper Lig'de zirve karmakarışık... Her hafta şampiyonluk yolunda muhakkak kritik en az bir, bazen 3-4 maç birden izlediğimiz Süper Lig'de gözler 22. haftadaki Trabzonspor-Sivasspor karşılaşmasında olacak.

Maç önünde maçla ilgili öngörülerde bulunmaya çalışmak aslında işin en zor yanıdır. Karşılaşma sonlarında analizler ve can alıcı noktalar için bolca zamanınız, gözlem şansınız bulunur ancak bir karşılaşmanın nasıl geçeceğine dair ışık tutmaya çalışmak zordur... Bugün Trabzonspor-Sivasspor karşılaşmasına ışık tutmaya çalışacağım.

Konuk ekip Sivasspor, teknik direktör-futbolcular-taraftar üçgeninde yani camianın genelinde bir şampiyonluk hedefinin olduğunu artık açık açık dile getiriyor. Ancak bu durum Sivasspor'u germiş gibi. Öyle ki Sivasspor'un son 5 resmî karşılaşmada galibiyeti yok. İki Türkiye Kupası maçında 1 beraberlik 1 mağlubiyet alan kırmızı beyazlılar, 3 Süper Lig karşılaşmasının 2'sinde yine berabere kalırken son deplasman karşılaşmaları olan Gazişehir maçında 5-1 gibi ağır bir mağlubiyetle sahadan ayrılmışlardı.

Saha içinde olan bitene dönmeden önce Sivasspor'un son düzlükteki dalgalı grafiğinin aslında kapıyı çaldığını söyleyebiliriz. Alt sıralarda düşme potasından kaçmanın gösterdiği refleksle puan kaybı yaşamak istemeyen ekiplere karşı Sivasspor iki kulvarda çok dar bir kadroyla mücadele veriyordu. Sıklıkla aynı 11'i kullanan Rıza Çalımbay'ın ekibinde son haftalarda ciddi kayıplar da verilmeye başlanınca kış ayının şehirde etkisini göstermesi, maçlardaki mücadele dozunun artması, Türkiye Kupası ve lig arasındaki sürenin darlığı sebebiyle sık seyahat ve sık karşılaşmaya çıkma gibi durumlar, kırmızı beyazlıları hayli gerdi. Rıza Çalımbay'ın maç saatleriyle ilgili haklı isyanını medya mensuplarıyla iletme çabası bu durumu sık dile getirmesine sebebiyet vermiş, futbolcu kadrosunun da ilgi odağını dağıtmıştı.

Tüm bu çerçevede, Sivasspor'un Trabzon macerasının oldukça zor geçeceğini sanırım kabul etmek gerekiyor.


Sivasspor'u Güçlü Kılan Noktalar ve Savunmayı Öğrenmek


5-1'lik Gaziantep maçının son oynanan deplasman müsabakası olması sebebiyle oraya bir dönüş yapacağım. Sivasspor'un bu sene Süper Lig'deki klasik 4 şampiyonluk adayı takımın arasından sıyrılıp bir liderlik mucizesine imza atmasının altında aslında ligin en dayanışmaya dayalı oyunu duruyor. Kendi evlerinde Trabzonspor,Fenerbahçe gibi takımları mağlup etmeleri ve Beşiktaş'ı kendi evinde 2-1'le geçmeleri büyük yankı uyandırmıştı. Şampiyonluk adayı 4 takımın 3'ünden 9 puan elde edilmişti. Sivasspor'un topu rakibe bırakmayı tercih eden yapısı, zaman zaman ön alanda, zaman zaman da orta alanda rakibe ısırıcı ve ısrarlı bir oyun sergilemeleri birçok takımın direncini kırdı ve alışkanlıklarını bozdu. Evet, Sivasspor topu rakibe bırakmayı tercih ediyordu ama derinde savunmayı reddediyordu ve bu çoğu maçta rahatsız edilmeden rakip 3. alana yerleşmeyi şiar edinmiş takımlar için alışılmışın dışında bir durumdu.

Öte yandan maçların erken bölümlerinde yaptıkları baskıyla rakibe karşı avantaj elde etmelerinin onlara sunduğu haklı bir sebep var. Sivasspor, ligde 30.5 dakikayla maçlarda galip olarak kalmayı başarmış bir ekip. (Liderlikte 41.2 saniyeyle Trabzonspor yer alıyor)

Sivasspor'un maçlara erkenden yüksek baskıyla başlayıp öne geçme isteği, öne geçtikleri senaryoda maçın geri kalanında rakibin atağa geçmesini sabırla bekleyerek öldürücü darbeyi vurmaya çalışmaktan geliyor. 

Yukarıda bahsini ettiğim konuyla ilgili görselleştirmenin gücünü kullanmak için Sivasspor'un Fenerbahçe'yi konuk ederek 3-1 kazandığı karşılaşmadan örnekler vereceğim.




Güçlü oyunlarını oluşturan en büyük etkenlerden birisi bu önde ve iştahlı baskı. Özellikle Appindangoye'nin adam adama eşleştirmede Vedat'ı rakip yarı alandaki taç çizgisine kadar takip ettiğini görüyoruz. Bu gibi mevkiiyi olağan dışı terk ederek yapılan takiplerin sonucunda Sivasspor rakibini karşılarken 30-35 metrede kalmayı başarabiliyor. Böylelikle saha içi kaymalar gerçekleştirilirken eşleşmeler değişilerek savunulsa bile Sivassporlu oyuncuların mesafelerinin birbirlerine yakın olması dolayısıyla yardım götürmeleri uzun sürmüyor.

Topa sahip olma oranlarında %47.8'i gören Sivas ekibi, ön alanda Yatabare, Kone gibi sırtı dönük top dağıtıcıları hem ön alandaki baskıya dahil edebiliyor hem de geriye çekilerek savunulduğu anlarda kanat oyuncularını derine indirmek için bir pas istasyonu olarak kullanıyor.  

Sahanın hangi bölgesinde olursa olsun, 1,2 veya 3. alanlarda Sivasspor acilen daralarak rakibin pas imkanlarını minimum seviyeye indirmeyi temel amaç edinmiş halde. Merkez orta sahalarında Fatih Aksoy gibi stoper orijinli bir oyuncuyu kullanıyor olmalarının ana sebebi rakibin geçiş hücumlarında tam orta alanda top kazanan keskin ve sert bir oyuncuya ihtiyaç duyuyor olmaları.

4-3-3'te, Fatih Aksoy'a merkezin solunda Mert Hakan Yandaş, sağındaysa Hakan Arslan eşlik ediyor. Sivasspor adına oyunun okunması gereken merkezlerden bir diğeriyse tam olarak burası. Mert Hakan Yandaş, klasik olarak tanımlarsak "box to box" diyebileceğimiz, pas kalitesi yüksek, anahtar pas atma becerisi yüksek ve toplu/topsuz alan kullanmayı seven bir oyuncu. Merkezin solunda görev aldığı maçlarda ısı haritasının sağ bölgede yoğunlaşması da maç içerisinde ne kadar fazla kaymalar yapıtığını ve gezgin bir oyuncu olduğunu gözler önüne seriyor.

Sivassporun sakatlıklardan sonra sahaya çıkması muhtemel 11'ine bakacak olursak:







Rıza Çalımbay'ın kadro tercihinde tabii ki antrenman performanslarına ve sakatlıktan dönüşlere göre değişiklikler olacaktır ancak görseldeki kadro, yapı itibariyle dip çizgilere uzun ve isabetli paslarla inmeyi seven, merkez santraforun görev bölgesini genelde geriye yaklaşarak terk ettiği ve iki kanat oyuncusunu paslarla merkeze indirdiği bir oyun yapısını bizlere işaret ediyor. Sivasspor sezon boyunca sete de yerleşse akan oyunda da olsa muhakkak sırtı dönük santrafor kullanımına özen göstermiş, zaman zaman bu organizasyonları derin paslarla sonuçlandırmış zaman zaman da kenar ortalarıyla sonuca ulaşmış durumda.

Sivasspor'un en önemli hücum organizasyonu, rakibe kendi yarı sahasında baskı göstererek kazanılacak toplarla dengesiz yerleşim göstermiş savunma hattının unuttuğu en az 1 oyuncuyu derine koşturmak üzerine kurulu. Örneklerle görmek gerekirse:






Üstteki görsellerde de gördüğümüz gibi, rakip 3. bölgede biraz daha geride konumlanan veya kanada devrilen santraforlar, o bölgede oluşturulan boşluklara koşular atan kanat oyuncuları veya orta sahalar... Aslında çok temel taşlar üzerine kurulmuş bir mütevazı oyunun uyumlu kadroyla Süper Lig'deki efektifliğinin sınırlarını izletiyor Sivasspor bizlere.


Akan oyunda bulunan 31 gol istatiğiyle zirveyi Trabzonspor'la paylaşıyorlar. Hava toplarında mb* 22.7 oran, ligin deplasmanda en fazla uzun paslarla oynayan ekibi olmaları gibi temel soruları cevaplayınca ortaya çıkabilecek bir oyun yapısını sıkı saha içi yardımlaşmayla çok özenilecek bir noktaya çektiler gerçekten.




Kritik Virajlarda Sivas'a Şampiyonluk Baskısı

Kırmızı-beyazlıların efektif ve üretken noktaları ligde onları bu raddeye kadar taşımış olsa da aslında oyunun asıl baskısını şimdi şimdi hissetmeye başlıyorlar. Son 5 resmî karşılaşmada hiç galibiyetleri olmaması, son 3 Süper Lig deplasmanından alınabilen sadece bir galibiyet şampiyonluk baskısının bünyelerde ve dillerdeki etkisini yeşil zemine de aksettiriyor elbette. Tabii tek sorun şampiyonluğun dillendirilmesi değil. Sivasspor'un şampiyonluk iddiasını güçlendirmiş olması artık kendisine de önlem alındığı maçları bizlere izletiyor. Sivasspor'un iç sahada oynadığı son Başakşehir karşılaşması 1-1 beraberlikle sonuçlandı. Üstelik en az Sivasspor kadar kaliteli ve hatta bireysel olarak daha kalilteli diyebileceğimiz ve kesinlikle daha alternatifli bir kadronun 90 dakikada topu %52.4 oranında Sivasspor'a bırakması aslında artık kendilerinin silahıyla vuruldukları anlamına da gelebiliyor.

Gaziantep deplasmanında büyük bir hezimete uğrayan Sivasspor belki hak ettiği bir sonuçla dönmedi Gaziantep deplasmanından. Sonuçta xG oranına bakılacak olursa kırmızı-beyazlılar rakibinden en az 3 kat daha fazla gol pozisyonu yakalamıştı ancak asıl sorun saha içinde kendilerinin A planı olarak gördükleri bir oyun mantalitesinin onlara karşı uygulanıyor olmasına çözüm bulamamalarıydı. Başakşehir'e bile topu şampiyonluk yolunda bıraktıran Sivasspor tedirginliği, birçok takımın teknik direktörüne ve analizcilerine ilham olacaktır elbette. 

Bu durumu tersine çevirmek de bence set oyununu daha fazla oynamayı öğrenmeleri gerektiği gerçeğinde yatıyor. Artık büyük maçlarda topu bırakmayı başarabilseler bile karşılarında topu kendilerine bırakan birçok takım bulacaklar. Bu anlarda pasın kıymetini bilip, sete yerleşme alışkanlıkları da yüksek olmalı tabii ki.


Gol Üretmede Sorunsuz İki Takım

Trabzonspor da Sivasspor da bu sene ligde istatistiki olarak benzer yollardan geçtiler. Eğer xG oranlarına bakacak olursak Trabzonspor 39.8 gol beklentisinden tam olarak 45 gol çıkarmayı başarabildi. "xG" oranı dediğimiz unsur bize ne açıklıyor? 

Şöyle ki; xG oranı bir futbol takımının bulduğu pozisyonların binlerce benzer noktadan kullanılmış şutlarla(kafa,sol ayak,sağ ayak, vole, rövaşata vs.)kıyaslanıp gol olma olasılığını önümüze koyuyor. Bu sayede hangi takımların kaliteli pozisyon üretme sonucu gole gittiğini hangilerininse gidemediğini görebiliyoruz. Trabzonsporun 39.8 gol beklentisinden 45 gol çıkarabilmesi, olmayacak pozisyonlardan bile gol çıkarabildiğini gösteriyor ki bunun çoğunu Alexander Sorloth, Nwakeme gibi oyuncuların içinde olduğu pozisyonlardan elde ettiğini söylemek yanlış olmaz.

Bu durum belki bize oyunun ne kadar bireyler üzerinden oynandığını göstermez ancak en çok bireysel yeteneğe sahip takımın kim olduğunu görmekte oldukça iyi bir yardımcı. Fenerbahçe'nin bitiricilik sorunu yaşadığı hep konuşulan güncel konulardan biridir. Mesela veriler bunu destekler nitelikte. Onlar da girebildikleri 42.8 kaliteli gol pozisyonundan sadece 40 gol çıkarabilmişler. Bu metrikte olumlu manada fazlaca sivrilebilmiş tek takım Trabzonspor.

Sivasspor da bu ikili karşılaştırmaya göre fena sayılmaz. Yarattıkları 36.1 gol beklentisinden 40 gol çıkarmayı başarabilmiş bir takımdan bahsediyoruz. Sivasspor'un bireysel yeteneğe fazla güvenen bir takım olmamasına rağmen gol beklentisinde nasıl artıya geçtğini anlayabilmek için şut metriklerine de göz atmakta fayda var. Burda karşımza çıkan taboda Sivassporun Trabzonspor ile nerdeyse eşit sayıda şut çektiği görülüyor. Fakat önemli olan bir fark ise şu; Sivasspor maç başına kullandığı 15 şutun %38'ini kaleye uzaktan şutlarla kullanıyor. Aslında %38 size oran olarak düşük gelebilir fakat ortalamaya vurduğunuzda liderlik yarışı veren bütün takımlardan daha fazla uzaktan şut denemiş bir ekip karşımıza çıkıyor. Trabzonspor ise maç başına kullandığı ortalam 14 şutu kaleye %31'le en yakın yerden kullanan ekip. Yani Sivasspor gol yollarında ceza sahasının dışını kullanmayı %7 daha fazla tercih ediyor. Trabzonsporun oyun planı bu bağlamda kaleye olabildiğince yaklaştıktan sonra bireysel yeteneklerle tahmin edilemez pozisyonlar oluşturmak. Bu durum Sorloth'un muhtemel yokluğunda Trabzonspor adına ne derece negatif sonuç verir veya vermez bilemiyoruz ancak Sivassporun, Trabzonsporu kaleye yaklaştırdığı anlarda savunması hiç de kolay olmayacak...

Defansif beklentilere göz attığımızda ise Sivasspor'un gol beklentisiyle kalesinde gördüğü gol kafa kafaya diyebiliriz. Kalelerinde verdikleri gol beklentisi 24.8 iken yedikleri gol sayısının 24 olması defansif olarak ve kaleci performansı olarak bir sürprize yer olmadığını gösteriyor. Eğer Trabzonspor yüksek gol yaratma becerisini iç sahada da sürdürebilirse Sivasspor'a karşı yakaladığı net pozisyonlarının nerdeyse hepsinden golle dönebilir. Üstelik bu istatistiğin diğer ucuna Trabzonsporu koyduğumuzda bir Uğurcan faktörü görebiliyoruz. Trabzonspor kalesinde 24.2 kaliteli gol pozisyonuna müsaade ederken kalesinde sadece 20 gol gördü. Bu manada, tartının iki ucunda da ağır basan taraf eğer sabırlı bir oyun oynayabilirse Trabzonspor gibi görünüyor.  

Gelin, bu noktada hücum ve gol beklentilerine göre hazırlanmış güç endeski tablosuna bir göz atalım:




Trabzonspor Önlem de Alabilir, Önlem de Aldırabilir

Gözleri Trabzonspor cephesine çevirmek gerekirse, iç sahada özellikle son 1.5 yıldır büyük ve önemli maçların mutlak favorisinin Trabzonspor olduğunu belirtmek popülist bir yaklaşım olmayacaktır. Yanı sıra  Son Gençlerbirliği galibiyetinde Alexander Sörloth'un gördüğü kırmızı karttan sonra kaç maç ceza alacağı her şeyden önemli hale gelmiş durumda. Zira Sörloth gibi oyunu açık alanda, rakip yarı sahada, duran toplarda, dar alanda, kanatlarda yüksek beceriyle oynayabilen bir oyuncunun kaybı şu an Süper Lig düzeyinde şampiyonluk yarışı veren her takım için kahredici olacaktır. 

Ancak ben iki türlü durum için de yorum yapacağım. Trabzonspor'un hücum bölgesindeki yaratıcılığı manasında bir kaygısı elbette ki yok. Ancak oynaması halinde yüksek ihtimalle Rıza Çalımbay çoğu maçta yaptığı gibi Appindangoye'ye Sörloth'a adım attırmama görevini verecek. Appindangoye için bu senaryo belli bölümlerde sonuç verebilir gözükse de gerçekten zorlayıcı bir eşleşme. Eğer Sörloth oynarsa ve bu eşleşme önceden tahmin edilip üstüne çalışılırsa Trabzonspor teknik direktörü Hüseyin Çimşir'in ilk planlarından biri uzun toplarla Guilherme veya Nwakaeme'yi rakip ceza sahasına oldukça yakın noktalarda buluşturmak olacaktır.

Zira Sivasspor rakip stoper hattını yerinden oynatıp skora gitmekte ne kadar başarılı gözükse de aynı sorunları ve konsantrasyon kayıplarını kendileri de yaşayabiliyorlar. Sörloth'un da muhteşem hareketli yapısı, toplu veya topsuz oyunun zorlayıcı unsurlarından birisi haline geliyor.

Trabzonsporun olası 11'ine bir göz atalım:



Hüseyin Çimşir'in iki hafta önceki Fenerbahçe karşılaşmasında ilk 15 dakikayı baklava 4-4-2 ile mahkum geçirmesi onu bu maçta yüksek ihtimalle rakiple birebir eşleşme yaratmak adına sahaya 4-3-3'le çıkmaya itecektir. Burda kritik noktalardan bir tanesi, çok koşan, çok alan kapatan ve bire bir eşleşmeleri seven Sivasspor'a karşı Trabzonspor orta sahasının vereceği görüntü. Bordo-mavililer ya topa çok iyi sahip olacaklar ya da aynı Başakşehir'in yaptığı gibi topun Sivasspor'da olmasına daha fazla müsaade edip baskıyı üstlerine götürecekler. Sörloth'lu yapıda topun Sivasspor'a bırakılması geçer akçe olabilir çünkü ön alanda takip gücü yüksek, ikili mücadeleyi kazanma yüzdesi iyi ve topla anında dikine çıkışlar yapabilecek bir oyuncu var.

Ancak ordan Sörloth'u çekip Sturridge'i koymak bizlere bambaşka bir maç izlemeyi vadediyor. Trabzonsporun Sturridge'li yapıda ön alandaki baskı gücü düşecek, rakip oyun kurulumunda rakibe verilen rahatsızlık oranı düşecek ve Sivasspor daha temassız bir şekilde Trabzonspor orta alanına yakalaşabilecektir. Bu noktada Hüseyin Çimşir'in satranç tahtasındaki hamleleri birazcık daralıyor. Topa muhakkak Sivasspor'dan daha fazla hakim olma gereği dikkate alınması gereken bir önlem. Sturridge'e yüksek tempo yaptıramayacağınız, fazla alan koşturamayacağınız senaryoda onun durağanlığını öldürücü paslarla eksiden artıya geçirmek zorundasınız. Sturridge'in seviyesini aslında açıklamaya bile gerek yok fakat fiziksel manada hiçbir zaman teması seven bir oyuncu değildi. Hala da değil.

Dolayısıyla ona verilecek eşleşme yüksek ihtimalle 3-4 kişilik bir yüksek baskı, sıkı markaj olacaktır. Eğer Sturridge'in etrafı bu durumda hareketli olmayı başarabilirse kendisi hareketli olamasa bile muhakkak açıyı ilk bulduğu anda müsait bir arkadaşını golle buluşturacaktır. Önceki haftalarda Sörloth'un hareketliliğine duyulan güvenin orta alanda hareketsizliğe sebep olması durumuna bu sefer Trabzonspor takım olarak izin veremez. 

Cezalı olmaması durumunda gidişata göre Sörloth'un etrafını hızlandırmak adına oyun içinde Parmak, hazır olması durumunda muhakkak Ekuban gibi hamleler görebiliriz.

Bordo-mavililerin Fenerbahçe'ye karşı 1-0 geriden gelerek 2-1 öne geçmesi etkileyici bir durumdu. Ancak ligin en uzun süre skor üstünlüğünü sağlayan takım olsalar da 14 puanla öne geçtikten sonra en fazla puan kaybı yaşayan ekip olma rekorunu da ellerinde halen tutuyorlar. 


Son Olarak: Sivasspor'un sık kullandığı oyuncu havuzuna sakatlıkların bir çekiç gibi düşmesiyle bozulan oyun birlikteliği, şampiyonluk söylemlerinin onları baskı altında bırakması gibi hususlar bana kalırsa onları önlem alınması gereken takım hüviyetinden, bir anda önlem alacak takım hüviyetine büründürdü. Yine de iç sahadaki 1-1'le moral tamiratını biraz olsun yapan Sivasspor, rotasyonsuz kalan kadrosunu iç sahadaki Antalyaspor karşısında turu feda detmek derecesinde koruyacaktır.

Trabzonspor için çözülmesi beklenen bir adet soru işareti ve bir adet negatif yön var. Negatif yön, temaslı, baskılı ve tempolu oyunu seven Sivasspor'a karşı Sosa ve Mikel'in orta alandaki oyuna dahil olma süreçlerinde verilmesi muhtemel gol pozisyonları. Eğer önceki iki karşılaşmada olduğu gibi Mikel yine koşu temposunu aşağıda tutar, Sosa da ön alanda çok fazla dip çizgiye yaklaşırsa Trabzonspor defansı sıkça derin koşular atacak olan Sivasspor'a karşı zaafiyet gösterebilir. 

İki camia için de tüm parametreleri göz önüne aldığımda eğer bir skor tahmini yapmam gerekirse, 3-1 veya 3-2 gibi bir skorla Trabzonsporun galip geleceğini düşünüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Trabzonspor - Kasımpaşa | Taktik Yolculuk... | Maç Analizi

Trabzonspor - Karagümrük Maç Analizi | Topa Sahip Olmak Her Daim Çözüm Mü?

Trabzonspor-Göztepe Neler Doğru, Neler Yanlış ?