Kasımpaşa'nın Doğruları, Galatasaray'ın Önlemsizliği | Kasımpaşa 1-0 Galatasaray Maç Sonu Değerlendirmesi

2020-2021 sezonunun 4. haftasından çıkarken bizleri bekleyen son karşılaşma, Galatasaray'ın Kasımpaşa'ya konuk olacağı karşılaşmaydı. 

Yıllardır Galatasaray üstünlüğüyle sonuçlanan bu eşleşmenin galibinin hafta içindeki Rangers mağlubiyetine rağmen "bu kadro ligi götürmek için yeterli" diyen Galatasaray olması bekleniyordu.

Haftalardır merkez santrafor bölgesinde varlık göstermekten fazlasıyla uzak kalan Falcao'yu maçta yedek oturtmayı tercih eden Terim, formayı o bölgede Diagne'ye verdi. Merkez ikilideyse Rangers maçında ilk 11 başlayan Emre Kılınç'ın yerine Etebo'yu gördük.

4'lü hattın önünde oyun kurucu rolünü üstlenen Taylan'dan vazgeçmeyen Fatih Terim, merkezdeki tek santrafordan da vazgeçmedi ve klasik 4-1-4-1'iyle sahaya dizilme kararı aldı.

Kasımpaşa'nın da Galatasaray'a karşı 4-3-3 organizasyonuyla sahaya çıktığını gördük:



2 hafta öncesine gidecek olursak, sessiz geçen derbide Galatasaray'ın belki de en çok üzüldüğü konu Fenerbahçe'nin ön alanda Galatasaray'a yer yer çok başarılı şekilde uyguladığı baskıyla sarı-kırmızılıların zayıf yönlerini ortaya çıkarması olmuştur. 

Kasımpaşa da muhtemeldir ki bu maçın hazırlığını Fenerbahçe maçından başlatıp rakibin zayıf yönlerini tespit etmeye çalıştı. Başlama düdüğüyle birlikte Kasımpaşa'nın Galatasaray'ı hızlıca kendi yarı alanına itmeye ve uzun top kullanmaya zorladığını gördük. Topun kullanımının Luyindama tarafına itilmesi bilinçli bir Kasımpaşa hazırlığıyken, Luyindama'ya aktarılan toplarda özellikle oyun kurdurma kalitesini çok aşağıya çekmek için Taylan'a ikili veya gölge presler geldiğini gördük. Buna ek olarak Kasımpaşa'nın alanı da iyi kararttığını söylemekte fayda var. 



Yukarıdaki görselde henüz maçın başında Kasımpaşa'nın Galatasaray'ı sağ koridordan sol koridora doğru top kullanmaya zorladığını görüyoruz. Taylan iki oyuncunun arasında taralı alanda gölge markajda. Kasımpaşa'nın, yerleşim itibarıyla Marcao'nun pas koridorunu da kapatma çabası olduğunu görüyoruz. Orta alanda ve sol koridorda bire bir eşleşmeler gelmiş, görselin en dibindeki oyuncu olan Yusuf Erdoğan ise kareye henüz girmemiş olan Elabdellaoui'yi marke etmiş durumda.

Galatasaray bu baskıdan Elabdellaoui-Feghouli işbirliğiyle sıyrılıp Arda'yı ters kanattan pozisyona sokabilmişti ancak Galatasaray adına işlerin zor gideceğinin de bir bakıma habercisiydi.

Sarı-kırmızılılar adına asıl sorunun ne olabileceğini sanıyorum ki Fatih Terim tam olarak hesap edemedi fakat Rangers maçı birazcık bu konuda tüyo vermişti. Galatasaray'ın oyuncu profili itibarıyla ve alana yerleşimi itibarıyla iki kenar oyuncusu da iç alana daha fazla devrilmeyi tercih eden, oyuna merkez kurulumuna destek olmak hissi güden ve dip koridorları kullanmayı pek tercih etmeyen oyunculardan oluşuyor. Belhanda'nın birkaç haftalık iyi form durumundan sonra eski görüntüsüne dönmesi, hem defansif hem de ofansif katkısını yansıtmaması sebebiyle Galatasaray'ın sağ koridorundaki gardını iyiden iyiye düşürüyor. 

Etebo'nun Arda'nın etkinlik alanına katkı sunma çabası takdire şayan olsa da oyuncu profili buna pek uygun değil çünkü ofansif dürtüleri çok kuvvetli bir oyuncu değil. Daha fazla 6 numara güdüleriyle kendini etkin olabileceği alanın dışına iterek sol koridorda Arda Turan'a gelen 2'li ve 3'lü baskılara pek cevap veremiyor. Galatasaray hem oyuncu profillerinin birbirlerini tamamlamıyor olmasından kaynaklı hem de bu formasyonun bu defoları ortaya çıkarıyor olmasından dolayı geri dönüşlerde ciddi problemler yaşamaya mahkum gibi. 

Fatih Terim ve ekibi, kanat oyuncularının yalnızlık problemine bir çözüm olarak bek oyuncularına bir konfor alanı olarak tanımlandırılan "half-space"ten delici koşular atması emrini verince aktarımı yapılamayan her top Galatasaray'ı arkada eksik yakalattıran bir hızlı hücum tehdidine dönmeye başladı.

Bu sırada Kasımpaşa çerçevesinden oyunu değerlendirmek gerekirse geriden oyun kurulumuna dair çok büyük adımlar attıklarını söylemek doğru olmayacaktır zira pas isabeti anlamında ilk 10 dakikada ancak %75 isabeti görebilmişlerdi. Fakat topun Galatasaray'da olacağı bölümden faydalanmayı oldukça iyi hesaplamışlar. Özellikle Belhanda-Feghouli ve Elabdellaoui şeklinde oluşan sağ koridorda en azından bir iki oyuncuyu saf dışı bıraktıklarında Galatasaray'ın savunma desteğinin aksayacağını iyi hesap etmişler. 

Hemen bir görselle destekleyeyim:



Yukarıda da bahsettiğim gibi topu Elabdellaoui'nin ayağında görüyoruz. Sağ koridordan bir koşu atmış ve pas opsiyonu arıyor. Ancak Galatasaray'ın iki kanat oyuncusundan sağ koridorda görevli olan Feghouli'nin adeta 10 numarada konumlandığını, Arda'nın daha içeri devrilerek ceza sahası içine hareketlendiğini ve Diagne'nin 3'lü bir savunma hattının arasında kaldığını görüyoruz. Burda bu şekilde üretim yapabilmek Galatasaray adına mümkün değil. En azından Feghouli'nin merkeze konumlandığı anlarda hiç geç kalmadan Belhanda'nın kendini o bölgede gösterip bir pas opsiyonu olması gerekirken henüz kareye bile giremediğini gözlemliyoruz. Görselin sol alt kısmında kafasının bir kısmı görünen oyuncu ise Yusuf Erdoğan. Yani Galatasaray hem sahaya konumlanamıyor hem de çok kritik bir top kaybında arkada yumuşak bir yapıyla bekliyor.




Galatasaray adına bana göre maçın kaybına sebep olan merkez tesliminin, Kasımpaşa adına olumlu sinyalleri artık net şekilde verdiği pozisyonlardan birisi. Luyindama'yı sağ koridora kaydırmayı başaran Kasımpaşa, Yusuf için iç bölgeden bir koşu alanı yaratıyor ve görselin en dışından hareketlenen Aytaç, ceza sahası içinde Taylan'ın markajını kaybettiği anda bir vuruş yapıyor. Bu pozisyonda Taylan'ın gözden kaçırdığı markaja Etebo destek verip Aytaç'ı bozmasa belki de Kasımpaşa öne geçmiş olacaktı.

Galatasaray adına ilk yarının tek olumlu hareketi Kasımpaşa hücuma çıkarken kazanılan top sonrasında Taylan'ın Diagne'yi savunma arkasına kaçırdığı pozisyondu. Fakat bu tek olumlu hareket düzgün bir vuruşla Galatasaray'ı maça ortak edebilirdi.

Kasımpaşa adına golün habercisi olan pozisyonların sayısı 20-40 arası zirveyi gördü diyebiliriz. Yusuf bu aralıkta kendisine oldukça fazla koşu alanı ve rakip eksiltme imkânı buldu.

41. Dakikaya gelecek olursak:






Kasımpaşa, merkez bölgede tartışmasız şekilde Galatasaray adına sahanın en iyisi olan Etebo'nun yaşadığı top kaybı sonrası işlemeye devam ettiği sol bölgeden yine Yusuf'a bir koşu alanı yaratıyor ve Luyindama yine Yusuf'u karşılamak üzere sağ kanada doğru kayıyor. Bu sırada asıl problem ise ikinci fotoğrafta gördüğümüz merkezde hakimiyetin kaybedilmesi durumu. Aytaç ikinci şut şansını buluyor ve Fatih Öztürk'ü oldukça zorlayan bir şut çıkarıyor. 


Hemen bir dakika kadar sonrasında Galatasaray yine sol koridorunu boşaltıyor, Emre Taşdemir isabetsiz bir orta denemesi yapıyor ve bu boşalan koridoru Kasımpaşa'nın sağ beki Hadergjonaj değerlendiriyordu. Şaşırtıcı olmayan bir nokta daha vardı...

Bildiniz. Galatasaray yine ve yeniden merkezi boşaltarak, Aytaç Kara'ya teslim etmişti. Bu pozisyonların tesadüfi olmadığını biliyoruz. Kasımpaşa teknik heyeti Aytaç'ın şutör özelliğini merkezi tutma alışkanlığı bulunmayan Taylan'a karşı kullanmak istemiş ve bunu eminim ki defalarca çalışmışlar. 





Golün geldiği pozisyon ise aslında pozisyon itibarıyla büyük bir xG vadetmiyor fakat hem Yusuf'un iki kanadı da maçın başından beri oldukça yıpratması hem de Galatasaray'ın ön tarafının muhteşem desteksizliği işin bu noktalara geleceğini net şekilde bize söylüyordu. Bu sefer sağ kanatta topla buluşan Yusuf, topu soluna çekerek Emre Taşdemir'i geçti ve ceza sahasının hemen çarprazından müthiş bir vuruşla golü kaydedip, ilk yarıda perdeyi kapattı.


İkinci Yarı

İkinci yarıya Galatasaray tam 3 değişiklikle başladı. Belhanda'nın yerini Emre Kılınç, Arda Turan'ın yerini Falcao ve Feghouli'nin yerini de Babel aldı. Böylelikle Galatasaray ikinci yarıya başlarken 4-4-2 düzenine dönmüş oldu. Galatasaray'ın 4-1-4-1'deki hem bu maç özelinde hem de genel anlamdaki başarısızlığını bu kadro planlamasıyla götürmesi çok zor görünüyor. 

Benim beklediğim ve mantıklı olacağını düşündüğüm hamlelerden bir tanesi 4-4-2'ye dönüldüğünde Ömer Bayram-Etebo ikilisini bir arada görmekti zira Galatasaray'ın sol koridor desteğini hem Etebo'yla veremiyor oluşu hem de Ömer Bayram'ın ek dinamizmi merkezden içeriye delici koşular attığı zaman Kasımpaşa savunmasının dengesini bozabilirdi. Babel'in de çizgi kullanımını sevmeyen bir oyuncu olduğunu düşünürsek Ömer Bayram'ın iç alanı kullanması Babel'i dönem dönem rahatlatabilirdi.

Fakat Fatih Terim'in 4-4-2 tercihi şu şekilde oldu:



İkinci yarıda Kasımpaşa'nın ilk yarı boyunca uygulamaya devam ettiği ön alan baskısından çoğunlukla vazgeçtiğini gördük. Takım olarak skoru koruma hissiyle kendilerini daha fazla geriye ittiler ve Galatasaray'ın çoğalan hücumcu sayısına önlem olarak alan savunmasına geçiş yaptılar. 

Fatih Terim'in planıysa zaten çok çizgi kullanımını sevmeyen Babel'i daha fazla içe konumlandırarak Kasımpaşa'nın 4'lü savunma hattına karşın 3 hücumcuyu eşleştirmekti. Babel uzun topları toplamak için tam merkeze kayıyor, Falcao sağ forvet ve Babel sol forvet olarak iki kenarda bulunuyordu. 

Emre Kılınç bu dizilimde daha fazla sağ kenarda kalmasına rağmen o da topla buluşunca iç alanı kullanmak için çaba sarf ediyordu.

Bir görsel üzerinden görmek gerekirse:





Sahaya dağılımın yukarıdaki gibi olmadığı anlarda da Babel'i sol önde 3. forvet gibi görmeye devam ettik.



İkinci yarının başından 90'a kadar olan sürede Galatasaray'ın topu %60'la alması aslında karşılıklı olarak talep edilen bir durumdu. Kasımpaşa çoğalan hücumcu sayısına bir önlem alırken Galatasaray da Kasımpaşa yarı alanına yerleşmeyi hedeflemişti.

İkinci yarı özellikle Emre Taşdemir'in kanadını kullanması açısından daha etkin bir dönem içerse de Galatasaray tam anlamıyla organize olmakta oldukça zorlandı. İkinci yarıyla ilgili ilk kısımda da bahsettiğim gibi burda Fatih Terim'in kritik hatalarından birisi merkezde iki adet delici sprint özelliği pek bulunmayan ve hücum yönleri de açıkçası tartışılmaya açık oyuncuyla geniş alanları kullanmaya çalışması oldu. Zaten çoğu organize olma aşamasındaki pozisyonlarda Marcao'nun pasörlüğüne başvurulup Etebo'nun dahil edilmediğini gördük ki bu en azından sahaya sürülmüş 11'le daha doğru bir tercihti. 

Galatasaray ileri üçlüsü çok fazla daralan bir yapı gösterirken sol koridorun kullanılma niyetini iyiden iyiye açığa çıkarmıştı. Maçın son yarım saatine girerken Emre Kılınç da sağ koridoru terk edip daha fazla içe konumlanma kararı aldı. Fatih Terim'in burdaki isteği Etebo ve Taylan'la verimsizleşen o alanı iyi değerlendirebilecek bir oyuncu dahil etmekti. Emre'nin 3'lü hattın arkasına yaklaşarak hem sol koridoru hem sağ koridoru hem de orta alanı kullanması olabilecek bir denemeydi fakat bu da çok sonuç verdi denilemez. Babel'in sırtı dönük aksiyonlarında Emre Kılınç birkaç kez onu topla buluşturmayı başarıp bir pas kanalı oluşturmuş olsa da Galatasaray merkeze haddinden fazla yığılmış oyununu golle buluşturamadı ve maçtan 1-0'lık mağlubiyetle hiç de tat vermeyen oyunuyla ayrıldı.


Sonuç

Kasımpaşa'nın açık şekilde Galatasaray'ın eksiklerini çok iyi analiz ettiği ve bunu 45 dakika boyunca işlediği bir maç izledik. Fatih Terim'in 4-1-4-1 tercihinde defans önündeki pivotun Taylan'ın olması tabii ki hem oyuncuya hem de Galatasaray'a oyun anlamında bazı eksiler yazıyor. Ne kadar o mevkii için beğenildiği kamuoyu tarafından dile getirilse de takımının sağ ve sol koridordan yıprandığı dakikalarda beklere yardım taşımak konusunda zayıf kaldığı gibi merkezi birçok kez istemsizce boşalttığını da bu maçta gördük. Etebo'nun defansif anlamda sağlam durabildiği bir maç olsa da oyuncunun özelliğinin dışında bir hücum katkısı beklendiği gerçek. Bu da onun standartlarını, ön alanda bu denli üretim sıkıntısı çeken bir Galatasaray yapısı içerisinde çok zorladı.

Feghouli ve Arda'nın içe adımlayarak beklerine alan bıraktıkları bir düzende merkez ikilinin yüksek koşu temposu olan isimlerden oluşması gerektiği herhalde Galatasaray teknik heyeti tarafından da anlaşılmıştır. Fatih Terim'im tüm bu defoları erkenden görüp hamle yapması muhtemeldi fakat kendisi de maç esnasında bu defolara karşı reaksiyon gösteremedi. Kasımpaşa en az 3-4 tekrarla yakaladığı pozisyonların sonrasında ilk yarının bitmesine yakın çok özel bir gol buldu ve maçı esasında o anda koparmış oldular.

İlk yarıda belki reaksiyon gösterilmemesini anlayabilsem de ikinci yarının başında Galatasaray'ın merkez gücünü kuvvetlendirmek için kenardan Ömer Bayram hamlesi hiç de yabana atılmayacak bir hamle olabilirdi. Emre Kılınç isim olarak kötü bir hamle olmasa da hem merkezin hantallaşması sonucu ön alana etkinliğini taşıyamaması hem de oyunun ön üçlüde çok tıkanması sebebiyle etki yaratmaktan uzak bir değişiklik oldu. O noktada da bu maç için doğru isim Oğulcan Çağlayan olabilirdi. Daha fazla topla birlikte koşu yapabilen ve özel yetenek sergileyebilecek bir oyuncu Galatasaray'ın daralan oyununu ve rakibi açabilir, bir sürpriz golle en azından beraberliği yakalayabilirdi. Galatasaray yeni planlar yapmazsa önümüzdeki süreçte rakiplerine en fazla kendini belli eden takımlar arasına girecek gibi.

Bitirmeden önce bir söz de Kasımpaşa teknik heyetine etmek istiyorum... Süper Lig gibi standartları iyice aşağıya çekilmiş, doğaçlama futbolun iyiden iyiye normal karşılanmaya başlandığı şu günlerde en azından böylesi bir maça oturup değerli bir rakip analizi yaptıkları için kendilerini tebrik ediyorum. Daha iyisini yapabilirler miydi? Evet yapabilirlerdi fakat Galatasaray'dan istediklerini almak için ne yapmaları gerekiyorsa tam olarak onu yaptılar. Tebrikler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Trabzonspor - Kasımpaşa | Taktik Yolculuk... | Maç Analizi

Trabzonspor - Karagümrük Maç Analizi | Topa Sahip Olmak Her Daim Çözüm Mü?

Trabzonspor-Göztepe Neler Doğru, Neler Yanlış ?