Willem II – Vitesse Eredivisie Maç Analizi

 

Willem II – Vitesse Maç Analizi

Eredivise'de 7. haftasında Willem II, evinde Vitesse'yi konuk etti. Willem II'nin sezona adeta kâbus gibi başladığı bir atmoferde, Vitesse'de yüzler gülüyordu ve hava son derece pozitifti. Willem II bu maça gelirken ilk 6 haftada sadece 1 galibiyet ve 2 beraberlik tadabilmiş, geriye kalan 3 maçta da mağlup olarak ligin dibine demirlemişti. Özellikle bu maçtan önceki son 3 haftalık periyotta kalelerinde 7 gol görürken, buna karşılık olarak rakip fileleri sadece 1 kez havalandırabilmeleri onları ligin en kötü form durumuna sahip takımlarından birisi haline getirmişti bile.

Tekrar Vitesse cephesine dönecek olursak onların bu maça son derece pozitif bir havada geldiklerini belirtmiştik. Willem II'nin aksine 6 maçın sonunda 5 galibiyet ve 1 mağlubiyet yaşamış bir ekip vardı. Rakip kaleye 11 gol gönderirken, kalelerinde sadece 2 gol gördüler ve mağlubiyet yaşadıkları maç da aslında gayet anlayış gösterilebilir bir ekibe karşı, Ajax'a karşı gelmişti.

Maç öncesinde, Türkiye'den de yakından tanıdığımız bir isim olan Matus Bero'nun sakatlığı dolayısıyla eksikliği göze çarpan unsurlardan birisiydi. Tomas Letsch, Bero'yu 5-3-2 'de 3'lü merkezin sağ iç bölgesinde oynatmayı tercih ediyordu fakat bu maçta o bölgede Bero'nun yerini Huisman'ın aldığını görecektik.

Karşılaşmanın biraz karşılıklı nabız yoklamalarla başladığını söylemek mümkündü ve aslında hiç de beklenmeyen bir şekilde son 3 haftada kalesinde 7 gol görürken sadece 1 kez gol kaydedebilen Willem II, karşılaşmanın 27. dakikasında Che Nunnely'nin yakın direkte bitirici dokunuşyla Vitesse karşısında 1-0 öne geçiyordu. Karşılaşmanın ilk yarısı bu şekilde tamamlanırken 57. dakikada Brugge'ün kiralık genç yeteneği Openda'nın orta-şut karışımı golüyle Vitesse beraberliği buluyordu. Bu sırada yavaş yavaş maçı eline alan Vitesse, Manohef'in soldan yaptığı ortada Broja'nın 18 metreden gelen şık vuruşuyla maçta öne geçiyordu. Maçta son sözüyse 85. dakikada Vroegh'in yayın üstünden çektiği son derece sert şutla skoru 3-1'e getirerek söylüyordu Vitesse. 

İki takımın da dizilişlerine ve 11'lerine dönecek olursak:



Willem II'nin klasik 4-3-3'ten vazgeçmediğini gözlemliyoruz. Koster'in bu karşılaşmada Görkem Sağlam'a her zaman forma verdiği 3'lü orta saha merkezinde görev vermediğini ve yedek oturttuğunu görüyoruz. 

Vitesse'deyse Matus Bero'nun eksikliğinde merkez 3'lünün sağ içinde formayı 18 yaşındaki Daan Huisman'a veriyordu Letsch. Vitesse'nin 5'lis savunma hattının faydalarından oldukça yararlanması bu  maç için de beklentileri sarı siyahlılara doğru çeviriyordu açıkçası. Ligde 6 haftada sadece 2 gol yemiş olmaları, bu maç öncesi belki Willem II'nin bir formasyon değişikliğine gitmesi beklentisini yükseltebilirdi çünkü özellikle 4-3-3 gibi formasyonların 5'li savunma duruşlarına karşı hücumda üretken olmakta zorlandığı, savunurken de sağ-sol koridorlara hükmetme, alanı verimli daraltma anlamında sorunlar yaşadıkları dünya futbolunca bilinen bir gerçek. Vitesse'nin de kendilerine bir çıkış arayan sabırsız ve motivasyonuı düşük ekibe karşı yüksek motivasyonla savunma yapacağı, hızlı hücumlar kovalayacağı beklentilerden birisiydi.

Karşılıklı Planlar

Karşılaşma ilk düdükten itibaren yüksek bir tempoya ev sahipliğ yapmaya başladı. Topa hakimiyet kurma amacıyla iki takımdan da bir çaba göremedik. Bu sırada Vitesse'nin talep ettiği durum, belki 5'li savunmanın getirdiği duruş sebebiyle belki de tamamen stratejik olarak Willem'in 2. bölgelerine doğru ilerlemelerini istemeleri sebebiyle bir alan savunması gibi görünüyordu. 5-3-2 şeklinde sahaya dağılmayı tercih eden Vitesse, rakibine yüksek bir baskı götürmeyerek, pas kanallarını kapatarak stoperlerle merkezleri arasında bir karanlık bölge oluşturmaya çalışıyordu.

Vitesse'nin bu noktadaki talebi oyunu merkeze doğru daraltarak oyunu merkezden kurmalarını engellemek ve Willem II'yi kanatlara doğru itmekti. Bu duruma Willem II de çok büyük bir direnç göstermeden uyum sağladı aslında.

Altta gördüğünüz ilk görselde Openda ve Broja'nın kendilerini daraltarak konumlandırdıklarını görüyoruz. Merkez 3'lüden Toure ve Huisman da 2. bölgeyi olabildiğince yakınlaşarak savunuyorlar ve Tresor'a aktarılan pas kanalını kapatmaya çalışıyorlar. Buna ek olarak Tronstad da merkezde bir adım geriye gelerek 1'e 1 markajında Tresor'u tutmaya devam ediyor. Sol ve sağ koridorların savunulması bu anda tamamen beklere bırakılmış durumda.





Vitesse'nin bazı anlarda maçın hem ilk bölümlerinde hem de ilerki bölümlerinde bazı anlarda fotoğrafta da göründüğü üzere sol bekleri Manhoef'i merkezi kullanmak üzere öne kaydırdığını, sağ iç oyuncuları Huisman'ı ise merkezdeki baskıdan çekip sol bek bölgesine kaydırıp 1'e 1 markaja verdiğini gördük. Bu savunma planı dolayısıyla henüz ilk dakikalarda Willem II takımı merkeze kadar inip, oyunu sağ ve sol koridorlara aktarabiliyordu fakat derindeki sayısal üstünlüğü aşmakta zorlanıyordu. 

2. bölgede sert yapılan kontroller veya hatalı, kısa, şiddetsiz gelen paslar dışında Vitesse'nin savunma yapısını çok bozmadığına şahit olduk.


Willem II ekibi topu Vitesse yarı alanına geçirdiğindeyse Vitesse'nin sahanın her bölgesindeki alan savunması yarı yarıya bölünmeye başladı. Vitesse'nin ort alanındaki 3'lü rakibi genellikle paylaşarak 1'e 1 savunmayı tercih ederken defans hattının 5'li yapıyı oluşturup half-space olarak tabir edilen iç bölgeyi koruduğunu ve sayısal üstünlüğü derinde sağlamayı önemsediğini gördük. 





Vitesse tarafında 2. bölgede alan, 3. bölgede alan ve adam odaklı savunma odağı sürerken, Willem II de karşı strateji olarak Vitesse'yi acele ve çoğunlukla uzun toplar oynamaya mecbur bırakmak istiyordu. Ön alana yerleşirken 2. ve 3. bölgede an an yoğun, an an daha statik bir baskı modelini benimsediklerini gördük. Willem II'nin muhakkak üzerinde ısrar ettiği en önemli konulardan birisi kaleci Pasveer'in oyunu kanatlara doğru genişletmesine izin vermemekti. Bu noktada topun kaleciye dönüldüğü anlarda Pasveer'e yüksek tempoyla baskıya gittiklerini gördük ve Vitesse bu durumdan memnun bir tavırla topların çoğunluğunu baskı gelmediği anda bile uzun kullanmaya başladı.

Willem II'nin bu tavrını 4-3-3'ün zaaflarını kapatmaya çalışmak olarak değerlendirebiliriz. Zira 5'li hattın ön alana istediği şekilde yerleştiği düşünülürse bu 4-3-3'le savunmaya çalışan ekiplere özellikle kanatlarda savunulması gereken ek 2 oyuncu bırakabilir ki bu da her daim yüksek ve isabetli orta tehdidi demektir.

Willem II'nin ön alan yerleşimindeki karşılamalarına bakacak olursak:



2. görselde yapılan baskı sonrasında Willem II ekibi topu merkeze kaydırmayı başararak topu kazanıyor ve Vitesse hızlı atağı önleyip rakibinin çok hücumcuyla gelmesini önlemek adına faulle durduruyor.

Burda iki takımdan da oldukça değişik maç içi karşılamalar görüyoruz aslında. Vitesse'nin risksiz alan kapatarak, dip çizgiye yönlendirdiği ve 2. bölgeden 3'e geçiş yapıldığında 1'e 1 baskıya çıktığı anları görürken, Willem II'nin Vitesse'yi çizgi oyunlarından mahrum bırakmak için merkeze yönlendirmeler yaptığını görüyoruz. Onlar da tabii ki sağ ve sol koridordaki Vitesse üstünlüğünü devre dışı bırakmak için stoper ve kalecilere baskıya giderek beklerini beslemelerini önlemeye çalışıyorlar.

Willem II'nin savunma yerleşimindeki duruşuna göz atacak olursak:



Görselde Willem II'nin 4'lü savunma hattını kurduğunu görüyoruz. Vitesse'den farklı olarak yaptıklarını gözlemlediğimiz ilk şey, 5'li savunmaya sahip olmadıkları için savunma yapısında 4'lü durarak oldukça dar alanda savunma yaptıkları. Vitesseli oyuncular topu kanada teslim ederek hücumu geliştirmeye çalışırken 4-3-3'ün ön 3'lüsünden Nunnely'nin savunma yardımına gelip pozisyon aldığını görebiliyoruz. Maç içinde bu durum aslında sık sık gördüğümüz sahnelerden biriydi.




Yine bu görselde Willlem II, savunma yaparken sağ dip çizgide pas opsiyonlarına direkt baskı götürmese de etrafında yoğun ve oldukça dar bir küme oluşmuş durumda. Hollanda'da yayınların açılarından kaynaklı bir darlık dolayısıyla sahanın geri kalanındaki pozisyonları göremiyor olsak da bir önceki pozisyonda kanadından yardıma gelen Nunnely'nin kendini merkeze kadar çekerek yine defansif yardıma geldiğini, bu sefer diğer kanattan bekini deteklemeye Köhlert'in döndüğünü görüyoruz. Bu pozisyonlarda Pavlidis nerdeyse her daim rakip stoperlerle pozisyon alırken, Nunnely ve Köhlert defansif zafiyeti en aza indirmek için kanat yardımına gelmeyi ihmal etmediler.



Yine bu pozisyonda da görece hızlı hücumu karşılamaya çalışan bir Willem II takımı görüyoruz. Bu sefer henüz 4-3-3'ün kanat yardımları gelmemiş durumda fakat Vitesse'nin çift pivotuna şans tanımamak için oldukça dar alanda savunmaya çalışan ve sol koridordan bindirmeyi yapan Manhoef markaj dışı durumda.


Hücum Varyasyonları

Maçın hücum varyasyonlarını okurken, elbette karşılaşmaya favori olarak çıkan Vitesse'nin ne denli beklentileri karşılayıp karşılayamadığına bakmak gerekiyor. Maçın 90 dakika sonunda ağır basan gücü Vitesse'nin topa sahip olma oranı 46'ya 53'tü. Aslında topa hükmetme anlamında beklenilenin, favori gücün maça hükmetmediği, topun paylaşıldığı bir karşılaşmayı geride bıraktık.

Peki bu neden böyleydi? Gelin buna bir bakış atalım.

Vitesse'nin 5-3-2 klasik formasyonunu maç içerisinde hem savunmada hem de hücumda dengede tutmaya çalıştığını gördük. Mesela Willem II, savunma ve hücum anlarında 4-3-3'le 4-2-3-1 arasında zaman zaman geçişler yaptı veya daha kaotik bir görüntü çizdi fakat Vitesse'nin maç öncesi planlarına daha fazla sadık kalan taraf olduğunu belirtmek gerekiyor. 

Vitesse oyunun kurulum aşamasında iki farklı formasyonu tercih etti. 3'lü olarak stoperler genişlediğinde muhakkak sol kanat bek Manhoef ve sağ kanat bek Dasa orta saha çizgisine kadar adımladılar. Bazı anlarda 4'lü kaldıklarındaysa 3'lü savunmanın merkezinden Bazoer ayrılarak merkeze yaklaştı ve bekler sabit kalarak klasik bir 4'lü düzene dönüldü.






Görsellerde, yukarıda bahsettiğim gibi Bazoer'in 3'lü defansı topla terk ettiği, bağlantı sağlayabilmek için topsuz terk ettiği veya 3'lü yapının içerisinde pas trafiğine dahil olduğunu gözlemleyebiliyoruz. Özellikle Villem II'nin sağ koridordan gelen ortası sonrasında Nunnely'nin yakın direkte markajdan kaçırılmasıyla gelen gol sonrasında biraz daha cüretkâr bir hale bürünen Vitesse savunmasının çıkışlarda sorunlar yaşadığını ilk yarı itibarıyla söylemek lâzım. Hem defanstan çıkarken kullanılan topların sağ ve sol kanada hızla inebilmek adına uzun kullanılması hem de bazı anlarda Villem II'den gelen baskılarla pas hatalarının yapılması savunma çıkışlarında Vitesse adına sorunlar yarattı.

Vitesse'nin rakip alandaki ofansif varlığı ise genel olarak orta sahaların hızlıca geçildiği, topun direkt olarak kanada indirildiği denemeler üzerine oluşuyordu. İlk yarıda golden önce de sonra da bu anlayışın değişmediğini Vitesse kanadı için söyleyebiliriz. Openda ve Broja'nın kullanımının statik olmak yerine daha fazla dip çizgilere hareket edip koşu yapan bekleri desteklemek ve oralarda pas trafiğine dahil olmak olduğunu söyleyebiliriz. Bu koşuların bir diğer amacı da elbette savunma dengesini bozup rakibi geniş alana yaymaktı.





Dasa ve Manhoef'in hücum organizasyonlarını çok fazla desteklediğini belirtmek yerinde olacaksa da özellikle Manhoef'in half-space koşuları üzerinden bir plan oluşturulduğu ilk gözlemlenen hususlardandı Vitesse'ye dair. Manhoef için belirlenen bir diğer duruş ise orta saha oyuncularının merkezden rakip ceza sahasına dahil olduğu pozisyonlarda içea adımlayarak sahipsiz toplara karşı önlem alacak oyuncu olmaktı. Onu sık sık dip çizgiden merkeze adımlarken gördük.






Ev sahibi Willem II'nin hem gole kadar olan kısımda hem de golden sonra topla daha kısa mesafede oynama çabasını olduğunu gördük.

Oyun kurulumunda klasik 4'lü yapıdan vazgeçmediklerini söylemek gerekiyor. Fakat Willem II, hem hücum kurulumunda hem de rakip yarı alanda sete yerleştiği dakikalarda topu sağ bölgeye indirmeye oldukça özen gösterdi. Manhoef'in Dasa'ya göre daha fazla defansif zafiyet vereceği ihtimali üzerine bir oyun kurduklarını çok sık şekilde gördük. İlk yarıda birçok kez sağ koridora hızlıca aktarılan toplar ve Nunnely'nin 3'lünün sağından kanada doğru açılarak zaman zaman Tresor'la fakat sıklıkla Owusu'yla 2'ye 1'ler deneyerek rakip ceza sahasına yüksek toplar göndermeye veya o bölgede şut imkânı yaratmaya çalıştığını gördük. Owusu'nun ilk yarıda tam 47 kez topla buluşması tam olarak bu stratejinin karşılığıydı.

Nunnely'nin derinde yarattığı boşluklarda zaman zaman Tresor'ı zaman zaman Llonch'tan yararlanmak bununla bağlantılı olarak hücum yerleşiminin bir parçasıydı.








Üstteki iki pozisyonda da ve golün geldiği dakikaya kadar oyunun sağ bölgeden ağırlıklı olarak oynandığını görüyoruz. Owusu dip çizgiye muhakkak temas ediyor, merkez orta sahadan birisi Nunnely'nin derinde oluşturduğu boşluğa koşuyu yapıyor ve rakip ceza alanındaki kalabalık alan savunmasının dengesi bozulmaya çalışılıyor.




Willem II adına maçın tek golü, Owusu'nun merkeze inerek o bölgeyi doldurduğu, sol bölgeden göderilen uzun topta sağ dip çizgide topla buluşan Tresor ve savunma dengesinin bozulup, içeriye gönderilen topu yakın direkte Nunnely'nin tamamlamasıyla oluşan hücum seti şeklinde geliyordu.





25. dakikada Nunnely'nin ayağından gelen gole kadar Owusu'nun topla buluşma sayısı ve adımladığı noktalar.



İkinci Yarıda Neler Oldu?

İkinci yarının başlama düdüğüyle birlikte ilk yarının tam tersi bir stratejiyle sahaya çıkan iki takım izledik. Willem II skor üstünlüğünü koruma iç güdüsüyle kendi yarı sahasına doğru adımlarken, Vitesse geçiş oyununu kenara bırakıp, rakip yarı alana yerleşmeye çalıştı. 57. dakikada gelen beraberlik golüne kadarki sürede, Vitesse'nin topa sahip olmada %36'ya %64 gibi bir üstünlüğü bulunuyordu.

Openda'nın rakip savunmayı açmak için özellikle bu yarıda daha fazla Dasa'ya yakın oynadığını söylemeliyiz. Kendini devamlı olarak sağ dip çizgiye yaklaştıran Openda, bu bölgeden şut ve pas imkanları yakaladı. Ve hatta takımı adına ve kendisi adına da maçın ilk golünü sap çaprazdan yaptığı vuruşla kaydetmiş oldu. 

Willem II'nin oyunun ilk yarısındaki 1. ve 2. bölge karışık adam ve alan paylaşımlı rakip karşılaması gayet etkin görünürken, Vitesse'nin oyuna ortak olmasını zorlaştırırken belki teknik direktör direktifli belki de oyuncu reaksiyonu olarak kendisini ikinci 45'ten 65'e kadar 20 dakikalık bölümde oldukça geriye çekmesi ve 3. bölge savunması yapmaya çalışması onlar adına maçın dengesini kaybettiren şey diyebiliriz.

Zira ilk yarıda ön ve orta alanda 3'lü karşılamalar yapıp savunma hatlarını önde kurmayı tercih ettikleri zaman darda kalabilmeyi başarmışlardı.

İkinci yarıdaki Vitesse ve Willem II yerleşimlerine hemen göz atacak olursak:




Toure'yi bu karede oyun kurmaya çalışırken görüyoruz. Willem II takımı, kontrollü olarak yine kendilerini dar alanda tutma çabasıyla geriye doğru adımlıyorlar. İkinci yarının hemen başındaki bu göründe, Dasa'nın sağ çizgide daha defansif bir pozisyon aldığını, pas opsiyonu oluşturmak adına o bölgede biraz statik beklediğini görüyoruz. Manhoef ise ilk yarıda bahsettiğimiz tabloyu gerçekleştirmek adına, rakip yarı alana sızma çabasında ve oldukça dibe doğru adımlamış vaziyette.









Üstteki iki görselde rakip yarı alana tamamıyla yerleşmiş bir Vitesse görüyoruz. İleri üçlü, bir hat oluşturmuş şekilde savunmaya tamamen çekilmiş ve savunmaya merkez-kanat desteği vermeye çalışıyor. Pavlidis en solda, Köhlert merkezde ve Nunnely sağ içte pozisyonunu almış vaziyette. İkinci yarının genel görüntüsünü aslında böyle de özetleyebiliriz.


Willem II, savunmadayken ön 3'lüyü bozmamayı ve arka 4'lüyü bozmamayı tercih etse de merkezde bir bütünlük göremediğimize dikkat etmek gerekiyor. Tresor'un 1'e 1 eşleşmesi söz konusuyken Llonch çok fazla derine yaklaşmış ve stoperlerin önünde pozisyon alarak orta alana genişlik vermiş durumda. Öte yandan ilk karede Heijden de Dasa'nın savunması için Köhn'den rol çalıyor ve bu sayede aslında half-space bölgesinden gelebilecek hergangi tehlikeleri önleme çabasında bulunuyor. 

Öte yandan dakikalar ilerlerken Vitesse'nin de 5-3-2 savunmasıyla ilgili düşünmesi gereken çok önemli hususlar var. Maç içinde en az 4-5 kez merkezin kaybedildiği ve rakibe şut imkanı tanınan anlar oldu. Bu anlarda skor 2 veya 3 haneli olarak aleyhlerine dönebilirdi.







5-3-2'li formasyonunda Vitesse'nin kendi yarı sahasına çekildiğinde tehlikle bölgelerinde, şut açılarında oldukça büyük boşluklar verdiğini görüyoruz. 3 karede de en az  oyuncunun şut açısında olduğunu veya tehlike bölgesine çok yakın noktalarda konumlandığını ve pozisyonu şutla sonuçlandırma imkânı olduğunu görüyoruz.

5'li savunmaların klasik sorunlarından birisi olan merkezin doldurulamaması ve savunulamaması belki bu maçta Vitesse'ye büyük sorunlar yaşatmadı ancak etkili orta alan oyuncularına sahip takımlara karşı veya uluslararası arenada başlarına büyük dertler açabilir. Çoğu zaman 3 veya 4 oyuncunun bomboş bir alanı savunduğunu gördüğümüz bu formasyonda, adam paylaşımının yapılamaması sebebiyle merkezde alanlar da verildiğini görüyoruz.


Öte yandan Willem II'nin 3. bölge odaklı savunmasının sorunlarına göz atacak olursak, en başta alan ve adamın tamamen yanlış paylaşıldığını görmek mümkün. 3. bölge savunmasına az veya kalitesiz çalıştıkları bir gerçek.



Vitesse adına gelecek olan 2. golün hemen öncesindeki yerleşimleri görüyoruz. Vitesse teknik direktörü bu sırada merkezdeki Toure'yi oyun alanının dışına almış, yerine Buitink'i oyuna forvet hattını kalabalıklaştırmıştı. Görselde, Willem II'nin kendi kalabalık ceza sahasına verimli şekilde dağılamadığını görüyoruz. Ceza sahasının sağ çaprazında iki oyuncu boş alanı paylaşırken bir Heijden de şutu çekecek olan Broja'nın arkasında kalarak şut açısını hiç kapatamamış durumda. Öte yandan merkezden içeri hareketlenen Bazoer de markajdan çıkabilmiş. 

2. golün hemen sonrasında Willem II 10-15 dakika sürecek bir ön alan baskısı deniyor ve hatta yine skor yapabilecek şanslar elde ediyordu.





Willem II'nin kalesinde gördüğü 2. golden sonra biraz silkinip ön alanda ilk yarıya benzer adam ve alan paylaşımlı baskısı aslında onları tekrar maça ortak etti denilebilir. En azından birkaç pozisyonda durumu 2-2'ye getirme şansını yakalamışlardı. Bu noktada Vitesse'nin ön alan baskısına cevap vermekte zorlandığını söyleyebiliriz. İlk görselde 4'e 4 adam adama paylaşılan ve kaleciye giden yüksek tempolu bir baskı görüyoruz. Kaleci Pasveer burda mecbur kalarak topu uzun oynuyor. Ancak Willem II baskısının zayıf karnı merkezin boş olması. Merkezde konumlanacak bir ekstra Vitesse oyuncusu, bu baskının rahatça kırılmasını sağlayabilirdi. Bu anlamda Vitesse'nin cevapsız kaldığı anlar oldu. 


Yine ikinci görselde Willem'in 3'lü şekilde 2 hat oluşturduğunu görüyoruz. Bu baskı normal şartlarda aşılması güç bir hâl alabilir, top kaybına sebebiyet verebilirdi fakat Dasa'nın bireysel çabasıyla o baskıyı kırıyor ve baskıdan çıkıyor. Willem II'nin bu baskıda hata yaptığını söylemek güç. Belki onlar da ek bir merkez desteğiyle geriden ilerleten koşuyu engelleyebilirlerdi fakat arkada kalabalık bulunan Vitesse'ye karşı açık vermek istememeleri de anlaşılabilir tercih. Vitesse'nin bu noktada pas alternatifleri oluşturamadığı dakikalar, ilerleyen haftalarda artarsa büyük problemlere yol açabilir.


Sonuç

Karşılaşmanın sonucu, öncesinde de beklendiği gibi favorinin, Vitesse'nin deplasmandaki 1-3'lik galibiyetiyle sona erdi. Fakat oyunda favori olan Vitesse'nin bu favoriliğini yansıtamadığını söylemek gerekiyor. İlk yarıda Willem II'nin 1 ve 2. alanda alan-adam karışık şekilde uyguladığı baskıdan pozitif top aktarımı ve hücum geçişleri yapamadan topu teslim ettiğini vurgulamak gerek. Öte yandan yine ilk ve ikinci yarıda yerleşik savunmaya geçtiklerinde Willem II'yi merkezden karşılamakta oldukça zorlandılar ve büyük alanlar verdiler. 

Willem II'nin kötü bir karşılaşma çıkardığını söylemeyesek de favoriye karşı yakaladıkları şansları değerlendiremedikleri için günün sonunda sahadan boyunları bükük ayrıldılar. Onların da oyunu Owusu-Nunnely bağlantısı dışında daha etkin oynayabilecekleri alternatif yollar üretmeleri ve kesinlikle yerleşik savunmada adam-alan paylaşımı çalışmaları gerekiyor. Zira maçın tümüne 1 ve 2. alanda baskılarla devam etseler kaybetmeyebileceklerken, kendilerini 3. alanda beklerken bulduklarında bir anda 2 gol yiyip geriye düştüler ve maçı çevirmeyi başaramadılar. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Trabzonspor - Kasımpaşa | Taktik Yolculuk... | Maç Analizi

Trabzonspor - Karagümrük Maç Analizi | Topa Sahip Olmak Her Daim Çözüm Mü?

Trabzonspor-Göztepe Neler Doğru, Neler Yanlış ?